February 18, 2008

Onurlu insanlar...

BEKIR COSKUN

ÇANKAYA’daki yemeğe kimi emekli büyükelçiler gitmeyeceklerini söylediler ve yemek iptal edildi.

Pazar günü Hürriyet bunu manşetinden duyurdu.

Nedeni; haber önemliydi.

Niye önemli?

Çünkü cumhuriyet aydınlarının tümünün öyle teslimiyet içinde olmadığını gösteriyordu Uğur Ergan’ın manşet haberi.

*

"Seçilmiş Cumhurbaşkanı’nı tanımak ve davetine icabet etmek demokrasi terbiyesi gereğidir"
tezi doğru değil.

Çağdaş demokrasi, dört-beş yılda bir ortaya sandık koymakla olmamalı, olmaz...

Olmuyor...

Demokrasi; etkilerin ve tepkilerin olduğu bir süreçtir.

Yani "Nasıl olsa halk seçti" diyerek iktidarın tüm uygulamalarına "evet" demek demokrasi terbiyesi değildir.

Tam tersine demokrasi terbiyesinden yoksunluktur.

O zaman ne anlamı var; bu itirazların, tepkilerin, yükselen seslerin, tartışmaların?..

*

Dahası:

Özel sohbetlerde oturup Türkiye’nin ufkunun nasıl karardığından yakınıp "ah-vah" etmek... Sonra Çankaya’dan sofra daveti gelince "demokrasi terbiyesi gereği" diyerek ülkemizi karartanların sofrasına koşmak, en azından "dürüstlükle" nasıl bağdaşır? {SZ: Adalet Agaoglu gibi saftirik roluyle seriatcinin ayagina gitmek ne oluyor? Ya da hakiki sarapci Elif Safak gibilerin gidip ayip olur diye sarap istememeleri, onun yerine meyve suyuyla yetinmeleri ne oluyor? Var mi demokraside boyle tisip kalmak, korkudan icme ozgurlugunden vazgecmek!!! Evet, bu kisi bir de Turkluge kufretmekten cekinmeyen bir karakterde oldugu iddiasindaki biri...Ne guzel yakisir degil mi? Disariya buyuk tehlike diye gosterdikleri Milliyetcilere kufretmekten cekinmezler, ama disarida demokrasi havarisi diye sunduklari seriatcilardan korkarak inim inim inlerler...Vah anam vah, bir de bunlar kendini disarida demokrat olarak tanitirlar. Yesinler, canim...}

Nohut-kömür dağıtıp oy almak... Sonra o oylarla parlamentoda çoğunluğu yakalayıp, uzlaşı-muzlaşı demeden devletin tepesine Abdullah Gül’ü oturtmak demokrasi ahlakı, ama onun sofrasına koşmamak demokrasi ahlaksızlığı...

Öyle mi?..

*

Pekiiii...

Hem türbana "hayır" demek, hem de türbanı Çankaya’ya çıkartan Abdullah Gül’e "evet"
demek neyin nesi?

Nasıl oluyor?..

Nasıl demokrasi ahlakıdır bu?..

(.......)

İşte bu nedenlerle; o büyükelçiler birer cumhuriyet aydını olarak doğrusunu yaptılar, ikiyüzlü davranıp içlerine sindiremedikleri bir sofraya koşup oturmadılar.

Dürüstçe...

Mertçe...



No comments: