February 17, 2008

Abdullah Gül - Transition from "Çankaya Noteri" to "Çankaya Bürokrasisi"

MEHMET YILMAZ

Cumhurbaşkanı neden ağırdan alıyor?

DÜN bu yazıyı yazdığım saate kadar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa değişikliği ile ilgili kanunu "incelemeye" devam ediyordu.

Cumhurbaşkanı’nı bu köşede daha önce, kanunları incelemeye bile gerek görmeden hemen imzalaması nedeniyle eleştirmiştim.

Uçaktan iner inmez imzaladığı bir kanun bile olduğunu hatırlayacaksınız.

O tarihte bu eleştiriler şöyle yanıtlanmıştı: Cumhurbaşkanımız, kanunları daha komisyonda görüşülürken getirtip, inceliyor. Köşk’ün hukukçuları bütün süreç boyunca incelemelerini sürdürüyorlar ve kanunlar çıktığında incelemeler de sonuçlanmış oluyor!

Türban ile ilgili Anayasa değişikliğine yönelik tartışmalar bu toplumu günlerce meşgul etti.

Her şey kamuoyunun gözünün önünde cereyan etti. Değişiklik yapılan maddeler ile ilgili en küçük ayrıntı bile gazetelere yansıdı.

Ülkeyi böylesine meşgul eden bir Anayasa değişikliğinin, Cumhurbaşkanı’nın dikkatinden kaçmış olmasını düşünmemiz için de herhangi bir nedenimiz yok.

Durumda bir tuhaflık var: Ya Köşk’ün daha önceki açıklamaları doğru değildi ya da Cumhurbaşkanı, Anayasa değişikliğini onaylamayı kasten geciktiriyor.

Bunun nasıl bir planın parçası olduğunu tahmin etmek zor değil.

Belli ki "Aradan biraz zaman geçer, tartışmalar soğursa bu iş de unutulur" gibi bir hesap var.

Bu planın işleyip işlemeyeceğini biraz beklersek görebileceğiz.

FATİH ÇEKiRGE

Köşk’de zor günler

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün önündeki kritik soru şudur:- Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı milletin birliğini temsil eder. Bu olayda millet ve sivil toplum kuruluşları bölünmüş durumda. Vereceği karar neyi temsil edecek? Milletin ve devletin birliğini temsil için bu sorun nasıl çözülecek?
/_newsimages/5008200.jpg
Gerçekten zor bir durum. Gül, türban sorununun çözümünü istiyor. Bunu biliyorum. Ama öfkeyle, kamplaşmayla, kavgayla, bölünmeyle değil. Ortak ve en geniş zeminde toplumun tüm kurumlarının ve sivil kesimlerinin mutabakatıyla. Yani makul bir psikolojide. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın "kefen" hatırlatması ise bir "savaş psikozu" doğurduğundan keskinlik yükselmiştir. Gül bu durumdan rahatsızdır. Bu nedenle onay için sükuneti bekliyor olmalı... Sözcü Ahmet Sever’e, "Neden bekleniyor" diye sordum. "Hukukçular inceliyor" dedi. Belki bugün ya da yarın onaylanır. Ama aradaki gecikme şu soruyu ortadan kaldırmıyor:

- Daha önce jet hızıyla onaylanan hakim savcılar yasasıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı şu açıklamayı yapıyordu: "Biz yasalar komisyonda görüşülürken izliyoruz. Anayasa’ya aykırı gördüğümüz şeyleri o sırada söylüyoruz. Bu nedenle yasa gelir gelmez onaylanıyor. Bir anlamda TBMM ile birlikte çalışıyoruz. Vakit kaybı olmuyor.

Peki şimdi neden bekleniyor? Belli ki Gül zor bir dönem geçiriyor. Ve şu soru o zorluğu artırıyor:

- Başbakan Erdoğan, Bahçeli ile anlaştığını ve bu yasayı hızla TBMM’ye getirip Köşk’e göndereceğini, Cumhurbaşkanı’na önceden söyledi mi? Eğer söylemediyse bu ne anlama geliyor? Ya da söyledi ve Cumhurbaşkanı acele etmeyin dediyse bu durumdan ne anlayacağız?

Ağır soruların, keskin cevapları olur. Yakında...



No comments: