August 14, 2008

Gunun basliklari desek olur mu?

Basbakan'in korumasi altindaki dolandiricilarin altinda en yogun olarak toplandigi cati: Milletin meclisi!

Gotur oglum AKP'nin imanli dislisi

Başbakan'dan Şaban'a (from first-looker to the cow): Hani bana! (me, me, me!)

Şaban'ım nereden çıktı milyon doların?

YOK Baskani'ndan Basbakan'a gizli mesaj: Hav da hav, ha ha hav, miyavvv....

Peygamberin agzini sulandiran YOK Baskani

Gule oynaya Gul siradaki hedefi belirledi: Abromovic'in yatinda Bogaz arsasi karsiligi tatil!

Ye be Gul'um

Nerede gul orada cil

Allah'in bir gul icin, bir de gulen icin verdigi istisnai emirler, yarin erken vakitte sabah safagi zamaninda on taraftaki kapinizda....

Sozen'in genclige hitabesine en anlamli tepki, imanina guvenen gece kusu sanal pornocu veletlerden geldi: Ne yaptin be hocam, al su vibratorunu de rahat birak gencligi! Tak. Cikar. Tak. Cikar. Tak. Cikar. (aman ha yanlis anlamayin!)

August 3, 2008

Okuyucu gazeteyi temsil eder derler....

Biliyor musunuz, Vakit adli copluk-gazetede yazan, ve o gazetenin okuyuculari tarafindan takdir edilen Allah-adina yazdigini iddia eden cocuk tecavuzcusu yazari?

Ve gene biliyor musunuz, bir cok ulkenin standardlarina gore, cocuk tecavuzu suclamasiyla hapise atilacak, o gazetenin en unlu okurunu? Evet, o kisi su anda Cumhurbaskanligi makamini temsil etmeye cabaliyor! O muhtesem tarafsizligiyla, tarafin Allah'i rolunu oynayarak!

Ne guzel degil mi? Bir de bunlarin oynadigi oyunun adi Islam oluyor! Allah'la nasil oynadiklarini bize de ogretseler, diyorum, belli olmaz, belki biz de onlar gibi gokden dusen elmalarla servete konariz. Aynen bizim iktidarin ust makamini su anda isgal edenler gibi....


Bekir Coskun'dan gene cok anlamli bir yazi

Bekir COŞKUN

Sevgili küfürbazım...

SEN anlamazsın...

Fikirler, düşünceler, tartışmalar kafa denilen organ ister. Senin çokça sözünü ettiğin organlarla anlayamazsın.


Ben seni tanırım.

Sevgili küfürbazım...

(............)

Bak; Anayasa Mahkemesi'nin "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı (yani merkezi) olduğuna" karar verdiği Başbakan ertesi gün (yani dün) neredeydi?..

Yüksek Askeri Şûra'nın başında...

Oradaki görevlerinden birisi de "laiklik karşıtı görüşlerin odağı" olmuş askerlerin Ordu'dan uzaklaştırılmasıdır, inanır mısın?..

Bu seni hiç rahatsız etmez...

Tıpkı devletin en yüce mahkemesinin, "devletin temel ilkesini yıkmanın odağı (merkezi) olduğuna" karar vermesi, sonra da ona "Devleti sen yönet" denilmesi gibi...

Bu da seni düşündürmeye yetmez...

*

Okumazsın...

Düşünmezsin...

Sormazsın...

İktidarın evlere çorba dağıtmasından onların "bulunmaz" olduğuna karar verirsin de... 14 milyon insanın niye belediyelerin bir tas çorbasına muhtaç olduklarını hiç mi hiç sorgulamazsın...

İşin bana küfretmek, sevgili küfürbazım...

Kömür dağıtılıyor diye sevinirsin...

Ama bu cennet yurdun üzerinde yaşayan her üç aileden birisinin niye devletin yarım ton kömürüne muhtaç olduğunu kendi kendine sormak aklına gelmez.

Ben biliyorum; şimdi "Bu eski iktidarların suçu" diyeceksindir...

Eminim...

1950'den bu yana, cenneti yoksulların cehennemi haline getiren iktidarlara sanki sen oy vermemişsin gibi...

Demirel'den, Tansu Çiller'e kadar...

Erbakan'dan, Mesut Yılmaz'a kadar...

*

Aslında bu cennetin sorunu sensin...

Uygar ülkelerin insanlarının asla vazgeçemedikleri ve ülkelerinin uygar olmasını sağlayan o "ilgi, bilgi, ilke, yurttaşlık ahlakı, ses, tavır, akıl, fikir" sende yok...

Yeteneğin bu:

Kaypak kaypak küfretmek, sevgili küfürbazım...