Fatih Altayli diyor ki: Reklam mı önemli, okur mu?
HABERTÜRK'le yola çıkarken size verdiğimiz bir söz vardı, "Gazeteyi reklamverenler için değil, sizin için hazırlayacağız" diye.
Dün gazeteleri elime alınca, o sözü anımsadım.
Dün HABERTÜRK, her zaman olduğu gibi 5 gazete ve 24+12+12+12+12= 72 sayfaydı. HABERTÜRK çıktığından beri büyük kentlerde hiçbir zaman bu sayfa sayısının altına inmedi.
Reklam gelince üzerine çıktı ama asla altında kalmadı.
Dün diğer gazetelere şöyle bir baktım.
Ocak ayında reklamlar azalınca bakın nasıl çıkmışlar.
Hürriyet: 30 sayfa + 8 sayfa magazin eki.
Vatan: 26 sayfa.
Milliyet: 24 sayfa + 12 sayfa magazin eki.
Sabah: 30 sayfa + 12 sayfa magazin eki.
Şunu anladım ki, bizim dışımızdaki gazeteler için reklam, okurdan önce geliyor."
- Oncelikle gazete iceriklerinden reklamlari ayirsin.
- Sonra baska kurumlardan asirilan, yani orjinal olmayan haberleri ayirsin.
- Konu olarak gerek sirasina gore materyallari gruba soksun. Mesela spor, mesela saglik, mesela magazin, mesela dunya, mesela politika, mesela kose yazilari, vs.
- Bu gruplardan halkin bilgisine katki saglamayan sayfa doldurma kivamindaki haberlerin hepsini elesin.
- Geriya kalanlar acisindan karakter sayimina girsin. Eger ki karakter miktari masrafin bir gostergesiyle, o zaman onlarin olcusunu almis olalim.
- Sonucu karsilastirmali olarak aciklasin...
Kendi yazisina bir gunluk sansur koyup, halkin internetten haber alma ihtiyacina engel olanlarin, ozellikle karsisinda bunu ozgurce yerine getirenler oldugu halde, fazla konusma hakkina sahip oldugunu pek zannetmiyorum. Tabii ki, halki aptal yerine koymaya calisanlar disinda...
Ne zaman adam oluruz: AKP'ye AKP demekten korkmadigimiz zaman.