August 14, 2007

Emin Çölaşan'a sevgiler....

Evet Aydın Doğan yapacağını yaptı.

Doyumsuz canavar, şu ana kadar yedikleri yetmiyormuş gibi, daha da yemek icin Emin Çölaşan'ın işine son verdi...

Ne yalan söyleyelim. Uzun zamandır bekleniyordu. Hükümete muhalif yazılarıyla zor günler geçirten Emin Çölaşan, Hürriyet gazetesini AKP'nin gözünde düşman seviyesine çıkartıyordu.

Ve sonuçta patronunun daha da zenginlik yönündeki tercihiyle işine son verildi.

Bir konuyu iyi anlayalım. Kovulma sebebi kesinlikle Emin Çölaşan'ın keskin dili değildi. Demokratik bir ülkede insanlar yaptıkları halka zarar veren hataların en ağır kelimelerle eleştirilebileceğini kabullenmelilerdir.

Problem, Emin Çölaşan'ın servet avcısı Doğan kızları ve onların patron babalarının son birkaç senedir yedikleri haltlardan dolayı yaşadıkları zorluklardı.

Eğer Çölaşan çizgisini sürdürmeseydi, sanal rüşvetçi baba Aydın Doğan Petrol Ofisi yolsuzluğunu çoktan halletmişti....herkesin gözü önünde kendisinin ne mal olduğunu gösterircesine bu kadar Doğan adının yıpratmadan...

Ama olay artık Petrol Ofisini çoktan aşmıştı. İstanbul'da ki yasadışı düzenlemelerle milyar dolarlık hazine haline gelen Hilton arazisinde yapacağı usulsüz inşaatı bir şekilde kılıfına uydurmak artık sıradaydı. Medya gruplarını yabancılara peşkeş çekerek, yasadışı ortaklıklarla Türkiye'de ki basını ele geçirme çabasıydı sırada olan. Ve de bir şekilde izin kopartıp rafineri kurmaya çalışmak....

Evet, doyumsuz canavarı artık hiçbir şey tatmin etmez hale gelmişti. Ne yapacaktı, Hükümete karşı cılız ataklarla görüntüde muhalefet yaptığı izlenimi verecek, ama gerçekte asıl muhalif yazarları susturarak, perde arkasından Hükümeti destekleyip, karşılıklı çıkar ilişkisini kullanarak Türkiye'nin zenginliklerini cebine indirmek için her türlü gizli kapaklı işi çıkartacağı Doğan yasalarıyla ve izinleriyle bir şekilde usullü hale dönüştürecekti....

Ne diyelim, gerçekten, Allah'ın bile gözünü doyurması mümkün olmayan Doğan için ne yapılabilir ki? Sadece diyeceğim, en içten duygularımla, Allah, kendisinin, yakınında pisliklerine bulaşmış ailesinin, pisliklerine ses çıkarmayan Hükümet içindeki ve dışındaki insanlarla, çekinmeden kullandığı Ertuğrul Özkök gibi tasmalıların, belasını versin!!! Hem de yüz kere, bin kere değil, limiti neyse o kadar.....

No comments: